
Keşfedip çok çok sevdiğim bir kafenin yüzü suyu hürmetine hazırladığım podcastimdir.
Hiiiiiiç kafe hakkında da ne konuşulur ki demeyin. Büyük şehirlerde yaşarken "adım başı kafe yeaaağğ" diye mızmızlanmaya benzemiyormuş küçük şehirde iyi kahve yapan, rahat rahat çalışabileceğiniz bir KAFE bulmaya çalışmak.
Bu arada bademciklerim şiştiği için sesim, temmuz ayında uzun saatler gökyüzü mesaisi yapan bir güneşin batarken ufuk çizgisi üzerinde bıraktığı iz gibi yorgun ve de solgun gelebilir.
Kusura bakmazsınız artık. :) Öptm..