Bu bölümde korku edebiyatının iki büyük figürü Dracula ve Frankenstein üzerinden modern insanın karanlık yüzünü, bastırılmış arzularını ve zihnin gölgede kalan köşelerini keşfe çıkıyoruz. Yolculuğumuz, yalnızca Bram Stoker’ın yarattığı edebî evrenle sınırlı değil; aynı zamanda Freud’un psikanalizi, Nietzsche’nin trajik insanı, Carl Gustav Jung’un gölge benlik kavramı ve Viktorya Dönemi’nin toplumsal baskı iklimiyle birlikte genişliyor. Stoker’ın yaşamına, tiyatro dünyasındaki yıllarına ve yarattığı vampirin köklerine inerken, tarih sahnesinde III. Vlad (Kazıklı Voyvoda) ile 15. yüzyılın Drakula’nın Öyküsü (Povest’ o Drakule) metninin yazarı Fyodor Kuritsyn de bize eşlik ediyor. Eflak ve Boğdan coğrafyalarından Whitby kıyılarına uzanan bu gotik harita, romanlarda mekânın nasıl bir karaktere dönüştüğünü de görünür kılıyor. Gotik geleneğin yapı taşlarını incelerken epistolary anlatı biçimlerini, gotik antagonisti, ve Dracula–Frankenstein ikiliğinin 'karanlık ikizler' olarak kültürdeki yankısını tartışıyoruz. Ayrıca gotik ve modern korkunun sinemadaki izlerini de takip ediyoruz: — Guillermo del Toro’nun Pan’ın Labirenti (2006) ve Kızıl Tepe (Crimson Peak, 2015) — F. W. Murnau’nun Nosferatu (1922) — Francis Ford Coppola’nın Bram Stoker’s Dracula (1992) — Haifaa al-Mansour’un Mary Shelley filmi — Robert Eggers’ın The Lighthouse (2019) — Alejandro Amenábar’ın The Others (2001) — BBC’nin 2020 Dracula uyarlaması Edebiyat cephesinde ise Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi, Shakespeare’in Caliban figürü, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Abdullah Efendi’nin Rüyaları, steampunk estetiği ve Penny Dreadful dizisinin gotik mirasıyla kesişen yolları konuşuyoruz. Bu bölüm, gotik edebiyatın karanlık dehlizlerinde dolaşırken aynı zamanda insan zihninin kendi karanlığını neden ve nasıl yarattığını anlamaya çalışan herkes için. İşbirliği için: iletisimbumuydu@gmail.com Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices