
Erika’nın Gülü her bitki gibi susuz kalınca kuruyor fakat ölmüyor. Suyunu tamamen çekince bir top formuna bürünüyor. Sonra rüzgarın da yardımıyla oradan oraya sürükleniyor. Yıllarca süren kuraklığın ardından bile ulaştığı ilk nemli yerde dallarını tekrar yayıyor. Bir de yağmura denk gelirse misler gibi çiçekleniyor. Belki hayata açılmanın sırrı Erika’nın Gülü gibi yalnızca varoluşun hakkını vermektir. Çünkü biliyoruz ki belki kurudum ama yeşillenmem bir yağmura bakar.