Home
Categories
EXPLORE
True Crime
Comedy
Business
Society & Culture
Sports
History
Fiction
About Us
Contact Us
Copyright
© 2024 PodJoint
00:00 / 00:00
Sign in

or

Don't have an account?
Sign up
Forgot password
https://is1-ssl.mzstatic.com/image/thumb/Podcasts211/v4/c5/e1/f4/c5e1f4ee-2c9c-5b8d-de1f-6caaf44185dc/mza_12961107761538139373.jpg/600x600bb.jpg
Akış
Kültür
25 episodes
1 day ago
Bu kanalda ilgi çekici Tarih , Felsefe ve Edebiyat alanlarında podcastler yayınlanır.
Show more...
Books
Arts
RSS
All content for Akış is the property of Kültür and is served directly from their servers with no modification, redirects, or rehosting. The podcast is not affiliated with or endorsed by Podjoint in any way.
Bu kanalda ilgi çekici Tarih , Felsefe ve Edebiyat alanlarında podcastler yayınlanır.
Show more...
Books
Arts
https://d3t3ozftmdmh3i.cloudfront.net/staging/podcast_uploaded_episode/42550330/42550330-1761586202409-4b60e85076bac.jpg
Ars longa,vita brevis
Akış
3 minutes 27 seconds
1 month ago
Ars longa,vita brevis


“Ars longa, vita brevis.”

Yani, Sanat uzun, hayat kısa.

Bu söz, hem bir teselli hem bir uyarı.

Peki nereden geliyor bu söz? Ne anlatıyor bize?

Ve neden hâlâ anlamlı?

Bugünkü yolculuğumuzda bu Latince ifadeyi tarihsel köklerinden alıp, felsefeye ve edebiyata taşıyacağız.


“Ars longa, vita brevis” ifadesi, ilk olarak Hipokrat’a atfedilir.

Evet, tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat. Ancak ilginçtir ki, bu söz orijinalde Yunanca:

“Ὁ βίος βραχύς, ἡ δὲ τέχνη μακρή.”

Yani Hayat kısa, sanat uzundur.

Buradaki “ars” ya da “techne”, bugünkü anlamda sadece sanat değil; zanaat, beceri, ustalık demekti.

Tıp da buna dahildi, marangozluk da, şairlik de…

Hipokrat bu sözü, bir hekimin yaşamının, tıbbı tam anlamıyla öğrenip uygulamaya yetmeyeceğini belirtmek için söylemişti.

Yani sanatın ya da bilimin ömrü, bireyin ömründen daha uzundu.

Ve bu, bir tür çağrıdır:

Vakit az, bilgi çok. Hemen başla.

Felsefe bu söze başka bir derinlik katar.

Çünkü zaman, felsefenin kadim sorularındandır.

Hayat kısa mı gerçekten, yoksa biz mi fark etmeden tüketiyoruz?

Stoacılardan Epiktetos, hayatın kısa olduğunu ama onun nasıl yaşanacağına bizim karar verebileceğimizi savunur.

Marcus Aurelius ise günlüklerinde şöyle yazar:

“Bir gün öleceğini unutma, ama her günü doğru yaşa.”

Bu bağlamda “ars longa”, insanın ölümlülüğe karşı verdiği bir yanıttır.

Eserlerimizle, izimizle, düşüncelerimizle yaşamı aşmak isteriz.

Ve bu belki de, sonsuzluğa en çok yaklaştığımız andır.

Edebiyat, bu sözü tekrar tekrar işler.

Özellikle modern şiir ve roman, insanın zamanla olan savaşını anlatır.

Goethe, “Faust”ta, bilginin sonsuzluğu karşısında aciz kalan bir insanı anlatır.

Proust, “Kayıp Zamanın İzinde” adlı dev romanında, geçmişi ve belleği edebiyatın elleriyle ölümsüzleştirmeye çalışır.

Ve elbette ki Türk edebiyatında da bu hissi görürüz.

Ahmet Hamdi Tanpınar, zamanın içinde dağılmış insanı anlatır:

“Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında.”

Sanat, edebiyatta bir sığınak olur; çünkü hayat kısa, ama yazmak, çizmek, bestelemek…

Bunlar, insanı kendi ölümünün bile ötesine taşıyabilir.

“Ars longa, vita brevis.”

Bu söz, sadece bir ifade değil; bir bakış açısı.

Zamanın karşısında insanın elleriyle kurduğu bir anıt.

Sanatla, düşünceyle, emekle…

Kısa bir ömrün içinden sonsuz bir yankı yaratmak.

Akış
Bu kanalda ilgi çekici Tarih , Felsefe ve Edebiyat alanlarında podcastler yayınlanır.