
“Gökten indiği sanılan kitaplar” cümlesi yıllardır çekiştirilip duruyor. Biri “uydurulmuş dinleri kastetti”, öteki “İbn Arabî/Mevlânâ/Nursî çizgisini hedef aldı” diyor; bir başkası “aslında sadece hukukla din kitabını ayırdı” diyerek meseleyi sulandırıyor. Oysa yapılacak tek şey var: sözün tamamını, bağlamıyla okumak. Açıyoruz: Söylev ve Demeçler’de 1937 Meclis açılış konuşması—“Devlet idaresindeki ana programımız CHP programıdır… fakat bu prensipleri gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır; ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan alırız.” Net. “Program = dokunulmaz dogma” anlayışını reddediyor; referansı akıl/tecrübe/hayat. Buraya kadar çoğu kişinin itirazı yok. Peki tartışmanın asıl kıymık attığı yer ne? Aynı dosyada yer alan Kur’an ve vahiy pasajlarının okunuşu. Atatürk’ün Bütün Eserleri’ndeki bölümlerde “Kur’an surelerinin ‘bir anda semadan inmediği’, uzun bir tefekkür devrinin mahsulü olduğu” yönündeki değerlendirmeler aktarılıyor; “ilk vahiy” rivayetlerinin efsaneleştiğini, metnin biçimlenişinde “dini tefekkür” vurgusunu… Bunlar da tek başına bağlamından koparılınca sloganlaşıyor. Benim yaptığım şu: kırpıntıyı bırakıp metnin omurgasına dönmek. Aynı cümlelerin nasıl ders kitaplarına, yurttaşlık metinlerine, tarih anlatısına yansıdığını—nerede “hayat/akıl/tecrübe” çizgisine, nerede “vahiy/tefekkür” eksenine bağlandığını—tek tek gösteriyorum.
“Peki Atatürk kimi kastetti?” diye soracaksan, önce şunu kabul edelim: Bir cümleyi konuşacaksak, öncesini-sonrasını, aynı dönemdeki yazıları da konuşacağız. O zaman tartışma gürültüsü azalıyor: cümlenin hedefi “devlet programını dogmalaştırma” eğilimi; paralel dosyada ise “Kur’an’ın doğuşunu tarihî–fikrî bir süreç olarak okuma” eğilimi. İkisini birbirine yapıştırıp “bak işte hepsine saldırdı” demek de yanlış, “sadece hukuku kastetti, din hiç yok” demek de. Metin metne karşı, bağlam bağlama karşı okunacak. Bu videoda yaptığım tam da bu: alıntının tamamı, baştan sona; aynı klasördeki pasajlar; ders kitaplarına düşen dil; dönemin okuma listelerinde öne çıkan İslâm tarihi eserlerinin etkisi… Hepsini yan yana koyuyorum. Kimsenin hoşuna gitsin diye kırpmıyorum, kimsenin canını sıkmasın diye yumuşatmıyorum. Kayıt neredeyse, hakikat oradadır. Bugün “gökten indiği sanılan kitaplar” tartışmasını meme’lerle değil, metinle kapatıyoruz.