Bu bölümde İran edebiyatının efsanevi kadın şairi Füruğ Ferruhzad’ın yaşamını, şiirlerini ve içsel mücadelesini inceliyoruz. Bir klinik psikolog olarak, onun metinlerindeki benlik arayışı, kadınlık deneyimi ve varoluşsal kırılmalar üzerine derin bir okuma sunuyorum. Ateşle yazılmış bir kadın hikayesine davetlisiniz.
Bölümler:
(00:00) Giriş
(01:27) Çocukluk ve Gençlik Yılları
(02:31) Şiirle Direniş
(03:35 ) 1950’ler İran’nında Kadın Olmak
(04:14) Sanatta Çok Yönlülük: Sinema ve “Ev Siyahtır”
(04:58) “Yeniden Doğuş” ve Olgunluk Dönemi
(05:37) Erken Ölüm ve Ardındaki Mirası
(06:12) Psikolojik Okuma
(07:05) Kapanış
Bu bölümde, ilişkilerdeki yakınlık ve mesafe dengesini Kirpi Metaforu üzerinden konuşuyoruz. Schopenhauer’dan günümüze uzanan bu metaforun, romantik ilişkilerden aile bağlarına kadar nasıl yansıdığını ele alıyoruz.
Yakınlaşırken incinme korkusunu, sınır koymayı ve sağlıklı bağ kurmayı birlikte keşfetmek isterseniz, bu bölüm sizin için.
Bugün sadece bir lideri değil, bir düşünceyi ve bir umudu hatırlıyoruz.
Atatürk’ü anmak, geçmişi değil; kim olduğumuzu, neye inandığımızı ve neden hâlâ umut ettiğimizi hatırlamaktır.
Bu bölüm, bir anma değil — bir hatırlayış.
Çünkü bazen kendimizi bulmanın yolu, O’nun bize bıraktığı ışığı yeniden fark etmektir.
Kıskançlık… Sevginin gölgesinde kalan ama belki de en insani duygumuz. Bu bölümde Nahid Sırrı Örik’in Kıskanmak romanı üzerinden, kıskançlığın psikolojik derinliklerine iniyoruz. Kıskanmayı bir kusur değil, görülme ve sevilme ihtiyacının bir mesajı olarak okumayı deniyoruz.