“Seçim sonuçlarını kişisel kariyeriyle irtibatlandırarak eğip büken herkes her şeyden önce milletimize yanlış yapar. Millete yanlış yapan hiç kimsenin de AK Parti’de yeri olamaz. Bana gelen raporlara göre vatandaş tevazu arıyor. Gönüllere girmiyor da vatandaşa eğer tepeden bakıyorsak, bir gurur abidesi olarak bakıyorsak, kusura bakmayın, bu millet şamar oğlanı değil. Bir oy verir, iki oy verir ondan sonra kenara koyar” Recep Tayyip Erdoğan 07.07.2018
Önemli işlerimiz var. Ötekileştirme, suçlama, sorumlu arama ile gündemde kalmak isteyenler zamanımızı çalmamalı. Sekinete, olgunluğa, ben dilinden uzaklaşmaya ihtiyacımız var.
Birçok genç evlilik için daha geçen seneden başladı takvim ayarlamaya. Salon, fotoğrafçı, pasta, müzik ve oyun ekibi, kamera kayıt ekibi, davetiyeler, damatlık, gelinlik derken hepi topu bir gün sürecek düğün seremonisi en az 50 bin TL! Takıları bozsak salon parasına yeter mi acaba?
Leylekler Avrupa’dan Afrika’ya gitmek için Türkiye’de mola verdiklerinde,
Kastamonu çay boyunda dinlenen sığırcık kuşları, terk-i diyâr ettiklerinde,
Palamutlar kasalara istiflenip, eli önlüğünde kadınların sepet sepet kanlıca mantarı sattığında…
Vakit mektep vaktidir.
Eğitim Eğmek fiilinden gelir. Ülkemizde bir çocuğu 12 Yıl eğip bükmek mecburidir. Çocuğun etini kemiğini öğretmene emanet eder, adam olmasını isteriz. Bizde monolog , tek taraflıdır. Eğecek olan kişi eline alır şırıngayı eğilecek olana sürekli iğne yapar. Müfredatta ne varsa boca eder.
Şehrin kimliği belki de şehrin hikâyelerinde, yaşanmışlıklarında saklıdır. Belki de şehrimizin hikâyelerini de sandukalardan çıkarmanın vaktidir artık.
Görünür, göz önünde hikâyeler ile süslemeliyiz güzelim şehrimizi. İşte size sandukalarımızda gizli naftalin kokulu hikâyelerden sadece biri.
Okullar açılacak mı? Çocuklar okula gidebilecek mi? Kırtasiyeler, servisler ve çoğu küçük esnaf 2020’yi kaybetti. 2021 nasıl olacak? Öğrenciye dayalı şehir ekonomisi nefes almaya başlayacak mı? Öngöremiyoruz ama internet TV’lerde KSK konuşuluyor. İl Protokolümüz KSK için dolaşıyor.
Oğlumun oyuncakları birikmişti.Kullanılmış ama yeni olmalarına rağmen zihninde eskidiklerinden yenilerini almak, eskilerinden kurtulmak gerekiyordu.Başka çocuklar da bu oyuncakları oynayabilir diye düşünüp eski oyuncakları bir sergide satmayı, bazılarını hediye etmeyi, kazandığı para ile yeni oyuncak almaya karar verdik.
23 Ekim 2011 saat 13:41'de meydana gelen ve 25 saniye süren deprem Van'ı ve yaşayanları yıkmıştı. Damladan Deryaya Derneğinin öncülüğünde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında gıda, kıyafet, halı, kilim, battaniye, katalitik soba, boş veya dolu tüpler, bolca çekme helva yüklenerek vardık Van Erciş'e. Erciş Özel İdare yerleşkesine tırı çektik.
48 STK’dan oluşan Milli İrade Platformunun dönem sözcülüğü şahsıma tevdi edilmişti. İlk toplantımızda arkadaşlarımızın da desteği ve isteği ile bundan böyle Milli İrade Platformu olarak ilimiz sorunlarının çözümüne katkı verecektik.
“Bir yerdeki yok nağmeni takdir edecek gûş Tazyî-i nefes eyleme tebdîl-i makam et” Ziya Paşa
Geç otur hele! İki laf edelim baş başa. Anlat bakalım. Bu gidiş nereye?!.
Dostun alâmetifârikası (ayırıcı özelliği) hesabî değil hasbî olmasıdır. Susmaz, konuşur, acıyı bal edip söyler. Kalabalıklara karışmaz. Herkes alkışlarken “Mağrur olma padişahım senden büyük ALLAH var” der. Pembe tablo çizmez, yanlışı doğru gibi sunmaz. Geride kalır, öne çıkmaz. İşte bu yüzden, dostun kadri kıymeti bilinmez, dikkate alınmaz. Dost başına bunların geleceğini bilir de bildiği halde dostluktan vaz geçmez.
Son zamanlarda yatay şehirleşmeden bahsetme modası var. Yeni bir şey değil aslında. 1983 yılında %45’in üzerinde oy alarak iktidara gelen ANAP Lideri Turgut Özal, 1984 yılı Yerel Seçimlerinde Kastamonu’da DSİ 52. Şube Müdürü, 34 yaşındaki genç inşaat mühendisi Ali KÖSE’yi aday göstermiş ve seçimleri kazanmıştı.
Başkanın, gazetelere yansıyan bu vaatlerine uygun olarak MHP’li Belediye eski Başkanı Turhan Topçuoğlu’nun projesi olan teleferiği kendisinin de pek tasvip etmediğini, halka soracağını açıklaması takdire şayan bir gelişme.
15 Temmuz 2016. Cuma. Saat 21.00 suları…
Farklı sivil toplum kuruluşlarından arkadaşlarla İlim Yayma Cemiyetinde toplantı halindeyiz. Bazı arkadaşlar cep telefonlarına gelen son dakika bilgilerini paylaşmaya başladı. “Boğaz Köprüsünü Tank kapattı”, “Askerler trafiği kesiyor”, “Darbe mi oluyor ya hû?” Ciddiye almadık. Eve dönüş yolunda AK Partili bir genç aradı beni.
"Tarih, ölçüyü kaçırmış aklın hazin örnekleri ile doludur" demiş İbrahim Kalın ve bu İstanbul fotoğrafını paylaşmış. Tarihi ve modern iki İstanbul'u tek bir fotoğrafta resmeden ve ölçüyü kaçırmış aklımızın hazin bir örneğini dikkatimize sunmuş. Modern dünya ölçüsüzlüğün ölçü, görgüsüzlüğün görgü olduğu koca bir köye dönüştü.
Her sene birçok evladımız üniversite eğitimi için Kastamonu’dan şehir dışına gidiyor. Dar gelirli bir aileyi bırakın bir devlet memuru bile yerine göre aynı anda 2-3 çocuk okutmakta zorlanıyor. Yurt bulamayanlar, eğitim materyalleri önemli yekûn tutan ve ailesinin geliri sınırlı olan ilim tahsil eden gençlere mutlaka destek olmak gerekiyor.
Bir gün ağlayarak geldiğin bu dünyadan, yine ağlayarak gideceksin. İlkelerin, değerlerin, doğruların peşinden git. Rüzgâra kapılıp uçuşan yapraklar gibi sonbaharda süpürülmektense, ağaç ol.
İlk farz siyasetçi ve bürokratlar ile arayı iyi tutmak. Memleket meselesi ile ilgili fazla baş ağrıtıp rahatsız etmemek.
Metropollerdeki nüfus yoğunluğu ülke güvenliğini, ekonomisini, sağlığını tehdit eder hale gelmiştir. Türkiye ekonomisinin ve sanayisinin kalbini deprem bölgesi İstanbul ve çeperine sıkıştırmak ve nüfus artırıcı projelerle bütçenin önemli bir kısmını Anadolu aleyhine İstanbul’a harcamak ve kısır döngü ile fasit daire içinde dolaşmak sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır.