Geçtiğimiz hafta başladığımız yapay zekâ sohbetinin ikinci bölümünde sohbet botlarına fazla güvenip önem atfetmemizi ve hata yapan ama insanı taklit eden geniş dil modelleriyle kurduğumuz ilişkiyi ele alıyoruz.
Dil modelli yapay zekâ uygulamalarına gereğinden fazla mı güvenmeye başladık?
Çokça hata da yapan, bilinci olmadığı halde insan davranışlarını, sözlerini taklit ederek kullanıcının karşısında bir insan, bir arkadaş hatta bir psikolojik danışman olduğu sanısına kapılmasına yol açan yapay zekâ dil modellerini konuşuyoruz.
Önde gelen uzmanlar ve aydınlar, özellikle ChatGPT gibi 'geniş dil modellerinin' çok büyük hızla gelişmesi ile ortaya çıkan büyük riskler konusunda insanlığı uyarmaya devam ediyor.
Biz de; Nobel Ödül sahipleri, üst düzey AI Güvenlik uzmanları, dünyaca ünlü ekonomistler, sosyal bilimciler ve bilim insanlarının imzaladığı 'Yapay Zekâ Kırmızı Çizgileri için Küresel Çağrı' başlıklı yeni çağrı metnini konuşuyoruz.
Ülkelere, devletlere ve kural koyuculara 'Kırmızı çizgilerin çizilmesi ve uygulamaların takip edilmesi' noktasında çok acil notu ile yapılan çağrıdan küçük bir kısım şöyle: "İnsan refahını ilerletme konusunda muazzam bir potansiyele sahip olsa da yapay zekânın mevcut gidişatı benzeri görülmemiş tehlikeler barındırıyor. Yapay zekâ, yakında insan yeteneklerinin çok ötesine geçebilir ve tasarlanmış pandemiler, yaygın dezenformasyon, çocuklar da dahil olmak üzere bireylerin büyük ölçekli manipülasyonu, ulusal ve uluslararası güvenlik endişeleri, kitlesel işsizlik ve sistematik insan hakları ihlalleri gibi riskleri artırabilir."
Geçtiğimiz günlerde The Guardian gazetesinde Sophie McBain imzasıyla yayınlanan bir yazının başlığı 'Aptallığın altın çağını mı yaşıyoruz?' oldu. Peki, gerçekten ChatGPT gibi yapay zeka dil modellerinin kullanımı insan zihnini, nöron bağlantılarını zayıflatıyor mu?
MIT laboratuvarlarında yapılan deneysel bir çalışma yapılıyor; arama motoru ve yapay zeka kullanan deneklerin bilişsel faaliyet sırasında beyin dalgaları izleniyor ve sonuç, bu iddiaları doğrular yönde. Geniş dil modeli - yapay zekalarla ilişkimizin bilinçsizce artması zihnimizi zayıflatıyor gibi...
Nobel Kimya Ödülü’yle gündeme gelen metal-organik yapıları ele alıyor; bu çalışmaların malzeme bilimi alanında yarattığı ve gelecekte yaratabileceği gelişmeleri tartışıyoruz. Ayrıca, alaşımlardan metal-organik yapılara uzanan süreci ve bu yapıların çeşitli uygulama alanlarından örnekleri paylaşıyoruz.
Yenilenebilir enerji sohbetleri serisinde elektriğin rüzgar türbininde ve güneş panellerinde nasıl üretildiğini konuşuyoruz.
Geçtiğimiz hafta gündemimize aldığımız pillerin ardından bu hafta da temel bilgilerle ve biraz da teknik bilgilerle, medeniyetimizin önemli bir varlığı olan elektrik üzerine konuşuyoruz.
Güneşten, rüzgardan elde ettiğimiz elektrik enerjisini depolamak için pil kullanıyoruz. Gün geçtikçe teknolojisi gelişen ve ucuzlayan bu büyülü kutucukların serüvenini ve temel bilgilerden yola çıkıp bugüne kadar olan yolculuğunu konuşuyoruz.
Yenilenebilir enerjiler konusunda Prof. Dr. Tanay Sıdkı UYAR ile yaptığımız sohbetin 2. Bölümü ile karşınızdayız. Bu bölümde hocamızın da bizzat katıldığı, "tarladan sofraya" projesi dahilinde Balıkesir'de uygulamaya başlanılan pilot projeyi ve yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde. Şebekeye bağımlı olmadan "topluluk enerjilerinin" üretilebilmesini konuşuyoruz.
Yenilenebilir Enerji dosyasına devam ediyor ve 1980'lerin başından beri yenilenebilir enerji üzerine çalışan, 1989'da Türkiye Rüzgar Atlası'nı hazırlayan ve Eurosolar Türkiye oluşumu içinde görev alan konuğumuz Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar ile gerçekleştirdiğimiz iki bölümlük sohbetin ilk bölümü ile karşınızdayız.
Teknolojinin gelişimi ile beraber, enerji eldesinde yenilenebilir kaynakların kullanımında maliyet azalması izlenmeye başlandı. Keza yeni teknoloji pillerinin de maliyeti düşmeye devam ediyor. Bu durum başta Güneş enerjisi kullanımında ve depolanmasında umut verici gelişmeler olarak karşımızda duruyor. Kimi bölümlerde konuklarımızın da katılımıyla daha çok teknolojik/teknik temellerde yapacağımız bir dizi sohbetin giriş bölümüyle sizlerleyiz.
Yapay zekâ dünyasında gelişmeler hızla arttıkça, 'insanlık için risk' uyarıları da yükselmeye devam ediyor. Bahsedilen bu risk artışı sınır tanımaz kâr ve güç isteğinin yarattığı hız, 'Kır, dök, parçala, hata yap, önemli degil! Yeter ki en önde ol!' yaklaşımından kaynaklanıyor. İnsani değerler ekonomik ve siyasi hırsların artık çok arkasında kalıyor; 'Hedef her şeydir' şiarı insanı geride bırakıyor.
Yapay zekâ üzerine detaylı olarak konuştuğumuz bu bölümde; geliştirme ve yetenekler, riskler ve düzenleme, kurumsal ve pratik uygulamalar üzerinde duruyoruz.
AI2027 isimli site de yazılan bir makalede beş araştırmacı, "Yeni gelişen yapay zekâ teknolojisinin kendi kendine öğrenme yetenekleri ve karar süreçlerine katılmaları, insanlığın sonunu mu getirecek?" diye soruyorlar. Ahlak ve etik değerlerden yoksun 'süper human' yapay zekâlar çok kısa zamanda insanlık için büyük tehlike olabileceği üzerinde duruluyor. Peki, "Ya insanlık, ya barbarlık" seçiminde nerede durabileceğiz?
Bu yüksek spekülasyon içeren makale BBC World Service tarafından yapay zekâ ile video haline getirilince biz de bu konu üzerinde duruyoruz.
E-imza klonlayarak düzenlenen sahte belgeler kol gezerken, Haluk Levent'in 24 Nisan 2022 de Medyascope'da yazdığı yazı ile başlayıp olup biteni konuşuyor, o zamanlar bile ortaya dökülen kirli durumların teknoloji geliştikçe yeni bir boyuta ulaşmasına değiniyoruz.
Konuğumuz Radyasyon Onkolojisi uzmanı Dr. Tayfun Hancılar ile kanser tedavisindeki gelişmeleri konuşmaya devam ediyor ve bu bölümde radyoterapideki gelişmelerden ve kanser tedavisinde gündemde olan diğer çalışmalardan bahsediyoruz.
Radyasyon Onkolojisi uzmanı Prof. Dr. Tayfun Hancılar ile bilimsel çalışmaların ve tıbbi teknolojilerdeki gelişmelerin de yardımıyla, kanser tedavisinde kullanımı artan akıllı ilaç uygulamasının ve immünoterapinin ne olduğunu, ne zaman uygulanabildiğini ve sonuçlarının nasıl olduğunu masaya yatırıyoruz.
ABD, vize başvurusu yapan tüm dünya vatandaşlarına bir zorunluluk getirdi: Sosyal medya hesaplarının istisnasız herkese açık hale getir.
İfade özgürlüğü kavramını arkaik dönemlere ait bir fiil olarak gören bu yaklaşım, 'dijital pasaport' oluşturarak, dünya çapında fişleme girişimi olarak değerlendiriliyor.
9 Temmuz 1955'de yayınlanan atom bombası ve nükleer silahlanmaya karşı Londra'da yayınlanan Russell - Einstein manifestosu soğuk savaş döneminin tam ortasında, her iki kutba da seslenerek, "... biz bugün burada, O veya bu ulusun, kıtanın veya inancın üyeleri olarak değil birer insan olarak, varlığının devamı şüpheye düşen insan türünün üyeleri olarak konuşuyoruz. ... Her türlü siyasi ayrımı ve düşünceyi bir kenara koyup, kendinizi dikkate değer bir geçmişi bulunan ve yok oluşunu hiç birimizin arzu etmeyeceği biyolojik türün üyeleri olarak düşünmenizi istiyoruz" dendi.
İklim yıkımını da nükleer silah kelimeleri yerine koyabiliriz...
Konuğumuz psikiyatrist Dr. Timuçin Oral ile “Chat GPT: Yeni Bir Bağımlılık mı?” başlıklı sohbetimize devam ediyor; yapay zekâ, psikoterapi ve kişilik ilişkisi üzerine konuşuyoruz.
“Anlıyorum seni” diyen bir chat-bot gerçekten neyi anlar?
Chat GPT ile fazla zaman geçirmek kişilik yapısıyla açıklanabilir mi?
Sohbet bootları ile cok uzun zaman geçiren insanlar yeni bir bağımlılık mı tanımlıyor?
Yapay zeka, bir "insan ya da insan üstü varlik" yerine geçebilir mi?
Konuğumuz psikiyatrist Dr. Timuçin Oral ile konu üzerine konuşuyoruz.