Bazen değişmeye çalıştıkça daha çok sıkışırız. Peki ya hiç zorlamazsak? Bu bölümde, Geştalt bakış açısıyla değişimin aslında kabulden nasıl doğduğunu konuşuyoruz.
Hep yetmeye çalıştık, kendimizden uzaklaştık. Bu bölümde yetersizliğe kulak veriyoruz; belki de olduğu haliyle bir başlangıç olabilir diye.
Tükenmişliğin ne olduğunu, neden oluştuğunu ve Geştalt yaklaşımıyla nasıl dönüştürülebileceğini birlikte keşfediyoruz.
Bu bölümde öfkeyi, öfkeye geştalt bakış açısıyla bakarak anlamaya çalıştık.
Bu bölümde umut nedir, neden kaybolur ve geştalt yaklaşımı umudu nasıl ele alır sorularıyla birlikteydik.
Bu bölümde tanık olmanın yorgunluğunu konuştuk. Judith Herman’dan Bessel van der Kolk’a, Geştalt yaklaşımından kolektif travma literatürüne kadar…
Bu bölümde korkuyu, korkunun işlevini, korkunun bize anlatmak istediklerini birlikte anlamaya çalıştık.
Bu bölümde affetmek, kendimizi affetmek, başkalarını affetmek soruları bizimleydi.
Bu bölümde, birçok insanın içten içe hissettiği ama belki de tam olarak ifade edemediği bir konuyu ele alıyoruz: "Ben sevilmeye değer değilim" inancı nereden gelir ve nasıl dönüşebilir?