“İnsanın bazen kendi beyninden saklanası gelebilir. Benim de geldi ama kaçarken fark ettim ki beynim benden hızlı. Yıllarca ruminasyon, aşırı düşünme, kontrol çabası…
Ve sonra bir gün kritik kütle ile tanıştık o görünmez eşik. O anda beynim içindeki saklı doktoru ortaya çıkardı…
Bugün bunun hikâyesini anlatıyorum. Bekleyişin nasıl beklentiye dönüştüğünü… Pygmalion etkisinin kendi kendine kehanet gibi işlediğini…
Ve zihnin, sen yorulduğunda seni başka bir sisteme nasıl ittiğini.
Kısacası: Düşünmekten kaçarken, düşünce tarafından iyileştirilişimin kısa öyküsü.
Dipnot: Literatüre yeni bir tanım eklemiş olabilirim.
Beklentiler… Hepimizin içinde büyüyen, ama bir türlü olgunlaşmayı beceremeyen o küçük “iç ergen.” Hayatın, üzerine serildiğimiz bembeyaz çarşaf gibi tertemiz, kırışıksız ve kusursuz görünmesini isteriz ama hayat bize tek bir sahne değil, üç film birden izletirken, beklentiyi tamamen bırakmak yerine onu nasıl yönetebileceğimizi tartışıyoruz. Biraz mizah, biraz gerçek, bolca kendimize dönme hali…
Bu bölümde, beklentilerin nasıl büyüdüğünü, neden çoğu zaman bizi yarı yolda bıraktığını ve bembeyaz çarşaf illüzyonunun hepimizi nasıl kandırdığını konuşuyoruz. Ergenliğin “her şeyi ben bilirim” enerjisinin beklentilerde nasıl yeniden ürediğini ve bunun davranışlarımızı nasıl şekillendirdiğini de biraz açıyoruz.
Bazen hayat bizi bir kozaya sokar. Kendimi kaybettiğimi sandığım anların aslında bir dönüşüm olduğunu fark ettiğim bir dönemden konuşuyorum. Annelikle birlikte başlayan ama sadece annelikten ibaret olmayan; insan olmanın o sessiz, görünmez ve çok kişisel dönüşüm anları… Kendi kozanızdan çıkmaya hazırsanız, bu bölüm tam size göre.
Bu arada hiçbir reklam ve benzer bir şey içermiyor anlattıklarım yalnızca benim düşüncelerimdir.
Kulübe hoş geldin. . . Revizyona çok hızlı giriş yapmış bu bölümde kafanı dağıtmak için açmış olduğun bu podcastte ruhundaki fısıltıların sebebini anlamaya başlayacaksın. .