Pastel tonlar, estetik kahveler, sleek bun topuzlar…
Soft Girl, Clean Girl, That Girl derken hepimiz fark etmeden aynı beklentinin içine mi çekildik?
Bu bölümde;
yumuşak görünmekle gerçekten yumuşak yaşamak arasındaki farkı,
toksik üretkenliğin hayatımıza nasıl sızdığını,
ve neden artık yeni bir estetikten çok yeni bir ritme ihtiyacımız olduğunu konuşuyoruz.
Influencer olmanın “soft” görünen ama çoğu zaman sert olan tarafına,
gece yatakta telefona bakarken üzerimize çöken o tanıdık yorgunluğa
ve Soft Life’ın aslında neye karşı bir duruş olduğuna birlikte bakıyoruz.
Bu bir trend değil.
Bir uyanış.
Soft Girl hikâyesi değil…
Soft Life devri.
Hayır.
Kimse hazır başlamadı.
Hazır görünen herkes… sadece korkusuna rağmen başladı.
Bu bölümde;
yıllardır ertelediğin hayallerin,
kafanda büyüttüğün “mükemmel anın”,
seni tutan bahanelerin aslında ne kadar sahte olduğunu konuşuyorum.
Ve belki de ilk kez, şunu fark edeceksin:
Korktuğun şey, başlaman gerektiğinin işareti.
Bu bölüm seni biraz rahatsız edecek…
Biraz düşündürecek…
Belki de sonunda “Tamam, artık başlıyorum” dedirtecek.
Eğer hayatında hep ertelediğin o şeyi biliyorsan…
Bu bölüm tam senin için.
Bu bölümde toksik üretkenliği, güçlü görünme baskısını ve “yetişmek zorundaymışım” duygusunu konuşuyorum.
Bir şarkı çalıp içimdeki bütün sesleri açana kadar ertelediğim yorgunlukları…
Bazen durmanın da bir güç olduğunu hatırlatmak için.
Asıl hikayeyi gören göz ve hisseden kalp yaratır.
Film sahnesinin Linki 👇🏻
https://www.youtube.com/watch?v=V8U9SOrGyXw
hayal etmek değil harekete geçmek mesele