Korku sadece kaybetmekle ilgili değil.
Bazen kalırken de korkuyoruz.
Bağlanmak, dışarıdan belli olmayan bir iç hareket.
Kimse görmese de içeride bir şey hep tetikte.
Bu bölümde, “kalıyorum ama içim rahat değil” halini konuşuyorum.
Yakınlıkla mesafe arasında gidip gelmeyi,
karşı tarafın sessizliğinde açılan eski hikâyeleri,
ve yine de bağ kurma isteğini.
Susmadan ama abartmadan.
Kendimizi suçlamadan.
Sadece gerçek haliyle.
“Hayır” demek…
Kimi zaman özgürleştirici, kimi zaman ise suçluluk, kaygı ve korku yüklü bir kelime.
Peki, neden bazılarımız için bu kadar zor?
Bu bölümde, sınır koymanın göründüğünden çok daha derin bir mesele olduğunu konuşuyoruz.
Çocuklukta kurulan ilişkilerden, bağlanma stillerimize;
hayır diyememe döngüsünden, kırmadan sınır çizebilmenin yollarına kadar uzanan bir yolculuğa çıkıyoruz.
Sınırlar, insanlar arasına duvar örmek değil, ilişkilere kapı koymaktır.
Ve bu kapının anahtarı, kendine “evet” diyebilmekten geçer.
Sen de sınır koyarken zorlanıyorsan, kırılmadan kırmanın yollarını bu bölümde birlikte keşfedelim.
Bazen üzerimize dar gelen kıyafetlerle dolaşıyoruz… dışarıdan yakışıyor gibi görünse de içinde biz sıkışıyoruz. Peki ya hayatımız da böyleyse? Bu bölümde başkasının bize giydirdiği rolleri, sahte benliği ve gerçek kendiliğe yaklaşma cesaretini konuşuyoruz.
Mükemmel olma çabası bazen ileriye değil, geri çeker.
O “hazır olma” anını beklerken aslında neyi erteliyorsun?
Bu bölümde mükemmeliyetçiliğin görünmeyen yükünü, ertelemenin gerçek nedenlerini ve kusurun neden ilerlemenin kanıtı olduğunu konuşuyoruz.
Hazır değilsen bile atılacak adımlar var… ve belki de tam zamanı şimdi.
Hiç durmadan aynı düşüncelere takıldığın oldu mu? “Ya şöyle olsaydı?” diye başlayıp zihninde tekrar tekrar dönen o cümleler… İşte bu, ruminasyon.
Bu bölümde, ruminasyonun neden zihnimizde bu kadar güçlü bir yer edindiğini, ilişkilerimize ve kendilik algımıza nasıl etki ettiğini konuşuyoruz. Döngüden çıkmak mümkün mü, yoksa bu sessiz tekrarların başka bir anlamı mı var?
🎧 Terapist Patikası’nda yeni bölüm yayında. Dinlemek için hemen tıkla!
Bir karar aldığında…
Gerçekten kendi sesini mi dinliyorsun, yoksa birilerinin beğenisini mi?
Bu bölümde, çocukluktan bugüne taşıdığımız onaylanma ihtiyacını konuşuyorum.
Ve seni şu soruyla baş başa bırakıyorum:
“Ben kimin için yaşıyorum?”
Ben Ecrin. Terapist Patikası’nda, kendini anlamaya çalışan herkese bir eşlikçi olmaya çalışıyorum.
Bu bölüm, senin için.
Yas, kaybı kabullenmek değil; ilişkiyi dönüştürmek demektir.
Nasıl mı? Gel, birlikte çözelim.
Bu bölümde Bowlby’nin bağlanma kuramını rehber alıyor, kaybın ardından içsel ve dışsal dünyada nelerin değiştiğini adım adım inceliyoruz.
Kişisel deneyimler, güncel araştırmalar ve terapötik bakış açısı bir arada.
🎙️ Terapist Patikası’nın bu bölümünde yasın duygusal izlerini birlikte takip ediyoruz.
—
🔗 Yeni bölümleri kaçırmamak için takip etmeyi unutmayın.
Kendine nasıl dönersin?
Yasla birlikte sadece birini değil, bazen kendimizi de kaybederiz. Peki, benliğinle yeniden nasıl temas kurarsın?
Bu bölümde, yasın aynasında kendime dönüş yolculuğumu paylaşıyorum. Belki senin yolculuğuna da bir ışık düşer.
Dinlerken kendi sesine biraz daha yaklaşman dileğiyle.
Bu bölümde, görünmeyen ama etkisi derinden hissedilen kayıplardan söz ediyorum. Bir ilişki, bir sınır ihlali ya da içten içe yaşanan bir dönüşüm… Bu anlarda kendimize nasıl şefkat gösterebiliriz? Ne zaman “hayır” diyebiliriz? Tüm bu sorulara birlikte bakıyoruz.
Hiç kaybın ortasında kendini savunmasız hissettin mi? O anlarda kendine şefkat göstermek mümkün mü diye düşündün mü?
Bu bölümde, hem terapist hem de birey olarak, babamı kaybettikten sonra yas sürecimde öz şefkati nasıl keşfettiğimi ve acıyı kabullenmeyi nasıl öğrendiğimi paylaşıyorum.
Umarım bu bölüm, zor zamanlarında kendine biraz daha anlayış ve şefkat göstermen için bir adım olur.